28 Mayıs 2011 Cumartesi

Playboy (10. Bölüm)

---- 10. Bölüm ----



-Bu iddeadan vazgeç Sang-ho. Çünkü Mi-cha'yı seviyorum.!



Sang-ho John'un bu sözleriyle olduğu yerde kaldı. Bunlar duymaktan korktuğu sözlerdi. Yavaşça arkasını dönüp John'a baktı. Kalp atışları yavaşlamıştı. Gülümsemeye çalıştı.



-Öyle mi? Pekala, mutluluklar...



Sang-ho hızla arabasının yanına gidip kendisini koltuğa attı. Yan koltukta Mi-cha'nın saçından düşürdüğü bir toka buldu. Yavaşça eline alıp tokaya baktı ve sanki karşısındaki Mi-cha'ymış gibi mırıldanmaya başladı.



-En azından hislerimi söyleyecektim.. En azından ne düşündüğünü bilmeliydim. Ama şimdi hiçbirşey yapamam Mi-cha..



~~~~~~~~~~



-Bugün erken gelmişsin?



Sang-ho kendisine gülümseyen Mi-cha'ya baktı. Kendini ondan soğutmak istedikçe o daha çok yaklaşıyor gibiydi.



-Evet. Erken geldim.



-Bugün sınavdan sonra dövüş dersi vereceksin değil mi?



Sang-ho'nun gözleri büyüdü.



-Ne?! sınav mı? Ne sınavı? Ama ben hiç hazır değilim.



Mi-cha üzgün bir tavırla Sang-ho'ya baktı.



-Sang-ho, hiç çalışmadın mı? Sınav birazdan başlayacak.



Sang-ho başını iki elinin arasına aldı.



-Olamaz! Ah, evim elimden alınacak kesin. Hiçbirşey bilmiyorum.



Mi-cha tam Sang-ho'ya birşey demek için ağzını açacakken John yavaşça Mi-cha'nın omzuna dokundu.



-Hey Mi-cha. Heyecanlı mısın? Dönemin ilk sınavı.



-Biraz heyecanlıyım aslında.



-Heyecanlanacak birşey yok. Biz çok çalıştık. Başaracağız. Fighting!



Mi-cha John'a gülümseyip elini yumruk yapıp yukarı kaldırdı.



-Fighting!



Sang-ho onları duydukça sinirlendiğinden kulaklarını kapatmıştı. Birkaç dakika sonra önüne gelen sayfalarca kağıtla elini kulaklarından çekip etrafa baktı. Herkes harıl harıl soruları çözmeye çalışıyordu.



Mi-cha Sang-ho'ya baktı. Hiçbirşey yapmıyor, boş boş oturuyordu. Sınavın bitmesine yakın John ayağa kalkıp Mi-cha'ya hafifçe eğildi.



-Mi-cha ben bitirdim. Çıkıyorum. Seni dışarıda bekleyeceğim.



Mi-cha kafasını tamam anlamında sallayıp sınavına döndü. Bütün soruları bitirmişti. Sang-ho'ya baktı. Hala boş boş oyalanıyordu. Yavaşça onun kulağına eğildi.



-Eğer bir sonraki sınav için çalışacağına söz verirsen yardım ederim.



Sang-ho duymamıştı. Kafasını Mi-cha'ya çevirdi.



-Ne?



-Bana çalışacağına söz ver, yardım edeyim.



Sang-ho'nun başka çıkar yolu yoktu.



-Söz veriyorum.



Mi-cha yavaşça kağıtları değiştirip Sang-ho'nunkini de çözdü ve çıktı.



John duvara yaslanmış, yere bakıyordu. Mi-cha'nın çıktığını görünce hızla onun yanına gitti.



-Ne oldu? Niye geç çıktın? Sınavın kötü mü geçti yoksa?



-Yoo.. Oldukça güzeldi.



-Biliyor musun benimki de güzeldi. Bu da senin sayende. Sen bana çalışmayı sevdirdin. Annem babam seninle tanışmak isteyecektir. Öğrencilik hayatımda bir ilk çünkü.



Mi-cha güldü. Bu arada Sang-ho sınav yerinden çıkıp hızla Mi-cha ve John'un yanına geldi ve Mi-cha'yı tek bir hamleyle kendisine çekip sarıldı.



-Teşekkür ederim.. Çok teşekkür ederim..



Mi-cha'nın gözlerinin içi gülüyordu. Bir kez daha Sang-ho'nun sıcak ve güven veren vücudunu yakından hissediyordu.

Bu arada Mi-cha ani bir hamleyle birinin kolunu tutup çektiğini farketti. Bu kişi John'du.



-Mi-cha, bugün bunu kutlamak için seni bir yerlere götüreceğim. Hadi gel benimle.



John Mi-cha'yı çeke çeke götürdü. Sang-ho ise John'un bu tavırlarına büyük öfke duyuyordu.



~~~~~~~~~~



-Sang-ho biraz ara verelim. Çok yoruldum.



-Saçmalama. Alt tarafı kum torbasına vuruyorsun.



Mi-cha hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Alnındaki terleri silip Sang-ho'ya baktı.



-Ama yoruldum diyorum.



Sanb-ho gözlerini devirdi.



-Ya!! Burda dövüş öğretiyorum. Barbie bebeklerle oynayacağımızı mı sandın? Muhakkak yorulacaksın. Dayan biraz.



Mi-cha yutkundu. Yüzü asılmıştı.



-Ben çocuk değilim. Bu tür muamele görmekten sıkıldım artık.!



Sang-ho Mi-cha'nın bu tepkisine çok şaşırmıştı. Mi-cha omzundaki havluyu yere atıp gidecekken Sang-ho Mi-cha'nın arkasından koşup beline sarıldı. Mi-cha neye uğradığı şaşırmış bir şekilde gözlerini faltaşı gibi açtı. Sang-ho da bunu neden yaptığını anlamamıştı. Onun belini bırakmak istemiyordu ama aklına John gelince anında elini çekti. Durumu düzeltmek için gülümsemeye çalışıp hızla konuşmaya başladı.



-Biz iki iyi arkadaşız. Böyle basit birşey için alınma. Alınacağın birşeyse beni uyarman yeter.



"arkadaşız.." bu söz Mi-cha'nın içindeki umudu bir anda yok etmişti. Yavaşça Sang-ho'ya döndü.



-Ama çocukmuşum gibi davranıyorsun.



-Çünkü çocuk gibisin.



-Gördün mü? Sen de itiraf ettin işte.!



-Ama diğer kızlardan bu yönünle farklı olduğun için sadece seninle arkadaşım. Benim kızlarla uzun süreli bir dostluğum hiç olmadı.



Mi-cha Sang-ho'ya boş boş baktı. Sang-ho bakışlarını çekip kum torbasının yanına gitti.



-Hadi devam edelim. Eğer bir erkeğin sana yaklaşmasına izin vermek istemiyorsan biraz güçlü olmalısın.



-Az önce bana yaklaştın ama birşey yapamadım.



Sang-ho böyle bir sözü hiç beklemiyordu ama şaşkınlığını belli etmemeye çalıştı.



-Yok bir de yapsaydın! Kafamı kırıp göxüme yumruk geçirmeyi mi düşünüyordun.? Ben senin arkadaşınım. Sapık değil!



-Öyle demek istemedim. Boşver..



~~~~~~~~~~~



-Sang-ho, bir sonraki sınava daha çok var ama biz şimdiden çalışalım.



Sang-ho dolu ağzıyla karşısına dikilen Mi-cha'ya baktı.



-Yemek yiyorum. Kör müsün?



-Ben kütüphaneye gidiyorum. Sandviçini bitirince gel.



-Tamam.



Mi-cha'ya en huzur veren yer okulun en sessiz kütüphanesiydi. Burası diğer binalardakine oranla daha küçük, daha sessizdi. Mi-cha yine kitapları karıştırmaya başladı. Üst raftaki bir kitap ilgisini çekti ama boyu o kitaba ulaşacak kadar uzun değildi.



-Mi-cha yine mi kitaplarla cebelleşiyorsun?



Mi-cha kafasını sesin geldiği yöne çevirdi. John ellerini cebine atmış, gülümsüyordu. Mi-cha'ya yaklaştı.



-Hangisi?



-Şurdaki Kırmızının yanındaki kahverengi ansiklopediye benzeyen kitap.



John uzanmaya çalıştı ama onun da boyu yetmemişti. Sadece kitabı birazcık kendilerine doğru çekebilmişti.



-John ben alabilirim.



-Hayır, ben de alırım.



İkisi de uzanmak için hoplayınca çarpışıp birkaç kitapla birlikte yere düştüler.

Mi-cha gözlerini ani bir hareketle kapattı. Gözünü açtığında John Mi-cha'ya çok yaklaşmıştı...



Umarım beğenmişsinizdir. Okuyan herkese teşekkür ederim ^^

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder