28 Mayıs 2011 Cumartesi

Playboy (6. Bölüm)

[6.Bölüm]



Myeong-dae arabasını park ettikten sonra bardan içeri girdi. Her zamanki oturdukları yere baktı. John tek başına oturmuş birşeyler içiyordu. Yanına gidip koluna vurdu.



-Naber adamım?



John hafifçe başını kaldırıp Myeong-dae'ye gülümsedi.



-İyilik mi demeliyim?



-Birşeyin mi var.



John hafifçe tebessüm edip içki bardağına baktı.



-Yok birşey.. Ne olabilir ki.. Hiçbirşey yok.



-Ummm sanırım bir problemin var ve bizimle paylaşmaya çekiniyorsun.



-Kendimle paylaşmaktan bile çekiniyorum..



-O zamah önce kendinle paylaş sonra benim yanıma gel olur mu?



John, her zaman içini rahatlatan Myeong-dae'ye gülümseyerek baktı.



-Teşekkürler.. Bu arada bugün neden geciktiniz? Sang-ho nerde?



Bu arada Sang-ho yanında bir kızla geldi.



Myeong-da yavaşça John'un kulağına eğildi.



-Bu da yeni avı galiba.



John sadece boş boş bakıyordu.



-Hey! Nasılsınız?



-Biz iyiyiz. Sen? Sen de iyisin şu an sanırım.



Dedi Myeong-dae sırıtarak. Kız Sang-ho'nun yanına bir öpücük kondurup başka tarafa gitti.

Sang-ho hemen Myeong-dae ve John'un yanına bir tabure çekip oturdu.



-Kimdi o kız?



-Geçen disco'da tanışmıştım. Kahretsin peşimden düşmüyorlar.



-Şunun havaya bak. Yakışıklısın zenginsin havalısın. Tabi düşmezler.



-Haha teşekkürler.



Sang-ho boş boş içki bardağına bakan John'a döndü.



-Senin neyin var?



-Yok birşeyim..



John içki parasını masaya fırlattıktan sonra hızla kalkıp gitti.



-Neyi var bunun?



-Bilmiyorum. Ben geldiğimde de böyleydi. Kendine bile itiraf edemediği bir sorunu varmış.



Sang-ho onun arkasından birkaç saniye daha baktıktan sonra yine Myeong-dae'ye döndü.



-O işi hallettin mi?



-Bizim çocuklar bugün adlarını öğrenip yarın bize söyleyecekler.



-İşte buna sevindim.



Sang-ho gülümseyip içkisinden bir yudum aldı. Myeong-dae ise hiçbirşey demeden Sang-ho'ya bakıyordu. Hafifçe tebessüm etti.



- Neden o kızı bu kadar umursuyorsun?



Sang-ho içkisinden bir yudum alacakken öylece donup kaldı. Hafifçe içki bardağını yerine bıraktı.



-Biliyorsun.. John ile iddeaya girdik.



-Sadece iddea için mi Mi-cha'yı seven, onu rahatsız eden adamların isimlerini bize araştırtıyorsun?



Sang-ho yutkundu. Myeong-dae'ye dönüp gülümsemeye çalıştı.



-Tabi ki.. Onun gözüne girmeliyim.



-O kız zaten senden hoşlanıyor.



Sang-ho'nun gözleri büyüdü.



-Emin misin? Gerçekten hoşlanıyor mu?



-Her neyse. Söylememeliydim. Ben gidiyorum.



Myeong-dae tedirgin bir şekilde hızla ayağa kalktı.



Sang-ho da ayağa kalkıp Myeong-dae'nin kolundan tuttu.



-O gerçekten benden hoşlanıyor mu? Birşey mi biliyorsun?



Myeong-dae yutkundu. Gülmeye çalıştı.



-Öylesine söyledim. Hani sana sarılmıştı ya. Öyle düşündüm.



Sang-ho yavaşça onun kolunu bırakıp yerine oturdu.



-Anladım...





~~~~~~~~~~~~~~~~~~



-Alo?



-Mi-cha?



-Sang-ho sen misin?



-Evet. Sesin uyuşuk geliyor. Yine uyuyordun değil mi?



-Şey.. Evet.. ^^



-Bugün ders yok. Hazırlan seni arkadaşımın spor salonuna götürüyorum.



-Orda ne yapacağız?



-Dans ederiz diye düşündüm?



-Ne? Spor salonunda dans mı?



-Aiisssh ne salaksın! Sana birkaç dövüş taktiği vereceğim. Üstüne rahat birşeyler giy. Seni alırım.



-Sen benim evimi bilmiyorsun ki



-Sen öyle san.



-Şey peki tamam.



Mi-cha telefonu kapattıktan sonra üstüne eşofmanlarını giyip saçını düzeltmeye başladı. Bu arada içeriye annesi geldi.



-Nereye böyle tatlım?



Mi-cha annesine gülümseyerek yaklaştı.



-O geldi anne...



-Ne? Mi-cha bak..



-Biliyorum dikkatli olmamı söyleyeceksin ama o asla dedikleri gibi biri değil.



Annesi duvarlardaki resimlere bakıp iç çekti..



-Peki... Sen öyle diyorsan...



~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~



-Başlıyoruz. Öncelikle bana tırnaklarını göster.



Mi-cha ellerini uzattı.



-Hmmm tırnak yapın yüz çizmeye müsait.



-Ne?



-Bir erkek sana yaklaşmaya çalıştığında hiç çekinme cır suratını.



Mi-cha'nın gözleri büyüdü. Ona çok vahşice gelmişti.



-Ne öyle pörtlek pörtlek bakıyorsun. Sana yaklaşırsa 'gel gel olan oldu artık' mı diyeceksin. En kolay çözüm tırnağını yüzüne geçirmektir. Diyelim ki tırnağın o an uzan değil.. O zaman ne yapacağız?



-Ne yapacağız?



-Karnının biraz altına yumruk atacağız.



-Ne? Hayır onu yapamam.



-Oldu.. O yapacağını yapsın sen de salak gibi bak o zaman.



-Ya ama.. Başka yol yok mu?



-Tekme atmayı biliyor musun? Suratına tekme atabilir misin mesela.?



-Hayır.



Sang-ho gözlerini devirdi.



-Aissshh! Sen hep barbie bebekle mi oynadın. Tekme nasıl atılır bilmiyor musun?



-Hayır bilmiyorum.



-Tamam onu sonra öğretirim. O zaman C planına geçiyoruz. Diyelim herşeye rağmen sana yaklaşmayı başardı. Eğildi eğildi eğildi...



Sang-ho Mi-cha'ya doğru iyide eğildi. Mi-cha da sırt üstü eğilip gözlerini kapattı.



Sang-ho gözlerini devirip geriye çekildi.



-IQ'su tek haneli gerizekalı! Böyle gözlerini mi kapatacaksın?!



Mi-cha hemen gözlerini açtı.



-Şey... Ne yapmam gerekir?



-Bak şimdi. Elini yumruk yap. Orta ve işaret parmağı hafif çıkık yap.



-Böylemi?



-Hayır.



Sang-ho Mi-cha'nın elini tutup orta ve işaret parmağını hafifçe çekti. Mi-cha'nın kalbi çok hızlı atıyordu. Uzun uzun Sang-ho'ya baktı. Sang-ho kafasını kaldırınca hemen Mi-cha hemen gözlerini başka tarafa çekti.



-İşte böyle.



-Hmm şimdi ne yapacağım.



-Şimdi diyelim adam sana yaklaştı. Elini bu hale getirip, bu sivri kısımları hızla gözüne indireceksin



-Ama çok acır



-Hayır parmağın acımaz.



-Adamın gözü acır diyorum. Ya kör olursa.



-Ahhh ağlamak istiyorum. Bu kız tam bir salak! O senin canını acıtıyor da sen niye acıtmayacaksın?



-O da doğru.



-Hadi şimdi yumruk dersine başlıyoruz.



Kum torbasının yanına gittiler.



~~~~~~~~~~~~



-O vurduğun pamuk değil. Kum torbası. Daha sert vur.



-Sert vuruyorum zaten.



-Bu mu sert? Bebeğe vursan gıdıklandığını sanıp güler be!



-Tamam tamam. Şimdi nasıl?



-Biraz daha iyi.Devam et.



~~~~~~~~~~~~~~~~~~



Mi-cha Sang-ho'nun sırtındaydı.



-Ahhh.. Yorgunluktan ölüyorum.



-Ne güçsüzsün be. İlaç yemiş sinek gibi devrildin hemen.



-Ama beni çok çalıştırdın.



-Evcilik oynamamızı mı bekliyordun? Dövüşmeyi öğretiyorum, olacak o kadar.



-Eve geldik.



Sang-ho zile bastı. Kapıyı açan Mi-cha'nın annesi küçük bir çığlık attı.



-Mi-cha neyin var?



-Biraz yoruldum. Ayaklarım ağrıyınca Sang-ho sırtına aldı.



Annesi gözlerini büyüterek Sang-ho'ya baktı.



-S..siz gerçekten Choi Sang-ho'sunuz. Şey içeri geçin.



Sang-ho hafifçe eğilip selam verdi ve içeri geçti.



-Sang-ho beni burada indir. Annem yardım eder.



-Odana çıkarayım. Anneni ne diye yoruyorsun



-Evet Mi-cha odana çıksın. Daha iyi olur.



Mi-cha annesine kaşlarını kaldırıp olmaz anlamında baktı.



-Hayır, sang-ho. Odama çıkamazsın!!



Sang-ho birden durdu. Mi-cha ilk defa böyle bağırmıştı.



-Şey tamam. İstemiyorsan çıkmam.



Deyip kanepeye yavaşça indirdi.



-Her neyse ben gideyim. Daha dersler bitmedi. İyice dinlen ve dersleri kaçırma yoksa seni öldürürüm.



Mi-cha gülümsedi.

Sang-ho dönüp gidecekken Mi-cha arkasından bağırdı.



-Çok teşekkür ederim Sang-ho.



~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~



-Myeong dae adamlar gelmiş mi?



-Evet. Hepsini yakalayıp depoya indirdiler.



Sang-ho sırıttı.



-Adam dövüşe giderken bile artist.



-Ee Sang-ho her zaman her yerde aynı Sang-ho.



Sang-ho arkada konuşan arkadaşlarına bakıp güldü ve ağzına sakızını attı.



-Hey Sang-ho!



-Ne var?



-Kim bu kız? Çok mu güzel ki peşinde birsürü adam var?



-Ne o dövüşmekten mi korktun.



-Hayır tabi ki. Dövüşmek bizim hobimiz. Söyle bakalım kim bu uğruna dövüştüğün şanslı kız.



Sang-ho'nun gülümseyen ifadesi birden bozuldu. Sonra tekrar tebessüm etmeye çalıştı.



-Hiç.. Bir arkadaşım.



Myeong-dae herşeyin farkındaydı. Hemen ortamı dağıtmaya çalıştı.



-Hadi hadi çok konuştuk adamlar aşağıda bizim onları gebertmemizi bekliyorlar.



-Haklısın. Hadi gidelim.





Sang-ho önde, arkada Myeong-dae ve 6 kişiyle deponun olduğu yere gittiler. Burası şehirden uzakta terkedilmiş bir fabrikanın deposuydu.



Ve depoya indiler. Sang-ho siyah eldivenlerini alıp içeri girdi. Birden hepsi donakaldı....



NOT: Mi-cha odasını Sang-ho ya neden göstermek istemiyor?

Birkaç bölüm sonra cevabı öğreneceksiniz.



Umarım beğenmişsinizdir ^^"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder