28 Mayıs 2011 Cumartesi

Playboy (21. Bölüm)

[21.Bölüm]



Yine bir iki şarkı önereceğim ^^: 9th Street(Ya da Park Shin Hye) - Without words, Kim Yoo Kyung - Starlight Tears, Tae Yeon - Can You Hear Me, Lee Sang Gon - My tears...



~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~



Sang-ho olduğu yerde adeta taş kesilmişti. Eli kapının demir kulpunda kalmıştı. Babası... Choi Sung Wook... Bir kadın için annesini mi öldürmüştü? Yıllarca anne dediği kadın aslında teyzesi miydi ?! Sessizce konuşulanlara dikkat kesildi.



Choi Sung Wook öfkeyle ayağa kalktı.



-Kes sesini! Bu konuyu açmaman için servetler döktüm, yıllarca sayemde rahat yüzü gördün!



Eun-chae'nin alaycı yüz ifadesi anında öfkeye dönüştü.



-Onu öldürdün! Onu bir aşk uğruna öldürdün! Senin iğrençliklerini öğrendiği için öldürdün!



Choi Sung Wook vicdan azabının verdiği derin acıyla titriyordu. Elleriyle saçını karıştırıp bağırdı.



-Sus diyorum! Sus artık!



Eun-chae öfkeyle ayağa kalkıp karşısına geçti.



-Susmayacağım. Yıllarca sırf Sang-ho zarar görmesin diye yeterince sustum zaten. Ablam böyle birşey olacağını biliyordu. Ona birşey olduğu takdirde Sang-ho'ya benim bakmamı istedi. Eğer ben olmasaydım onu acımasızca bir yurda verecektin yalan mı?



Sung Wook birkaç adım atıp Eun-chae'ye yaklaştı.



-Ama yapmadım! Ona annelik yapman için seninle resmi olarak evlendim. Her ne kadar evlilik hayatı yaşamasak da evlendim! Sana ve ona servet harcadım. Nankörlük yapma!



Eun-cha gözlerini devirip acı bir gülümsemeyle ona baktı.



-Hah! Ne o? Şimdi de bana iyi biri gibi görünmeye mi çalışıyorsun? Sen onu iyilik olsun diye değil, sus payı için yaptın. Ne nankörlüğünden bahsediyorsun! Ablamı, o masum insanı harcadın.



- Onunla zorunluluktan evlendim. Babamın zoruyla.



-Şu an senin Sang-ho'ya yaptığının aynısı yani!



Choi Sung Wook yutkunup bakışını başka yere çevirdi. Eun iç çektikten sonra konuşmasına devam etti.



- O zamanlar bu kadar zengin değildin. Ablam ve ben yetişme yurdunda büyüdük. Senin pisliklerine göz yummak için biçilmiş kaftandık. Mafyalık, zorbalık, haksızlık yaparak kendini geliştirdiğin doğru. Şimdi o tür işler yapmadığın da doğru ama doğru olan birşey daha var... Ablamı o aptal kadın uğruna öldürdüğün..!



Sung Wook öfkeyle bağırdı.



-Ona hakaret edemezsin!!



Eun Chae hafif bir kahkaha attıktan sonra devam etti.



-Hala onun seni sevdiğini sanacak kadar aptalsın!



Sung Wook vurmak için elini kaldırdığında Eun öfkeyle havada onun bileğini tutup var gücüyle sıktı.



-Bana vuracak mısın? Geçmişini tüm dünya duyduktan sonra pişman olmayacak mısın Choi Sung Wook!



Sung Wook hızla elini çekti.



-O belgeleri gözümün önünde yakmıştık!



Eun kahkaha atarak kendisini deri koltuğa bıraktı.



-O belgeleri kopyalamayacağımı mı sandın? Ablam kadar saf değilim Sung Wook! Sen beni korkutamazsın. Yaptığın her haltın belgesi ve şahitleri var.



Sung Wook'un yüzündeki öfke gitmiş, yerini endişe ve çaresizlik almıştı. Yavaşça kendisini koltuğa bırakıp başını ellerinin arasına aldı. Sesi daha kısık çıkıyordu.



-Benden ne istiyorsun?



Eun Chae zaferin vermiş olduğu hisle acı bir tebessüm oturttu yüzüne. Sakince cevapladı.



-Sang-ho ve Yoo Ji Hyo'nun evliliğinin iptal olmasını..



Sung Wook hızla başını kaldırıp yalvarır gibi baktı.



-Bunu benden isteme. Ona söz verdim... Min-ah 'ya söz verdim. Bu evlilik olmalı.



-Hiç anlamıyorsun. Hiç anlamak istemiyorsun değil mi? O seni yıllarca kullandı ve kullanmaya devam ediyor.



Sung Wook titremeye başladı. Bu söz, bu düşünce deli ediyordu. Lee Min-ah onun en hassas konusuydu. Gençliğinden beri sevdiği tek insandı.



Eun-cha koltuğundan hafifçe doğruldu ve öfkeyle konuşmasına devam etti.



-Hala anlamak istemiyorsun değil mi? O seni sevmiyor, sevgini kullanıyor!



-Sus artık!!



-Söyle öyleyse.. Neden ençliğinde, ablamla evlenmeden önce onun peşinden koşarken seni hiçe sayarak Mr. Jason ile evlendi? Neden sen zengin olunca, şirket büyüyünce evli olduğu halde seni boşanman için ikna etmeye çalıştı? Boşanacağın sırada yaşanan kriz yüzünden Sang-ho'nun doğmasını bahane ederek senden tekrar vazgeçti?



Sung Wook çıldırıyordu bu sözler karşısında.



-O beni sevdi!



Eun bağırmaya başladı.



-O seni sevmedi! Onun sevdiği tek şey senin zenginliğin! Sana yaklaşmaya çalışıyor son 2 senedir. Kızıyla Sang-ho'yu evlendirmek istiyor. Bunun için senden söz aldı. Sebebini merak ettin mi? 2 senedir Thailand'daki yapım şirketleri olduğu yerde sayıyor. Thailand geliştikçe onların şirketi mahvoluyor. Şimdi yine seni kullanarak paraya ulaşmaya çalışıyor. Böyle iğrenç bir kadın işte!



Sung Wook'un gözlerinden yaş geliyordu. Hayatta tek hassas olduğu konu Min-ah ve onu aşkıydı.



-Yalvarırım sus! Ona verdiğim sözü alamam.



Sang-ho dakikalarca ağzını tuttuğu elini indirip derin derin nefes aldı. Kalbi sıkışacak gibiydi. Hızla kendisini lavaboya attı. Dizlerinde güç kalmadığını hissediyordu.. Fayansa tutunup nefes almaya çalıştı.



Eun chae çantasını alıp hızla ayağa kalktı. Kapıya vardığında geri dönüp Sung Wook'a baktı.



-Ona verdiğin söz ve şu gözyaşların umrumda bile değil. Yıllarca sadece Sang-ho için çalıştım yine onun için çalışacağım. Eğer bu evlilik gerçekleşirse gözünün yaşına bakmadan seni hapsettiririm. Geçmişimin öcünü alırım.



Eun-chae kapıyı açıp çıkacakken Sung Wook'un sesini duydu.



-Yalvarırım bunu yapma. Peki, kabul ediyorum. Bu evlilik gerçekleşmeyecek.



Eun-chae hiç birşey söylemeden kapıyı çarpıp çıktı.

*~~~~~*~~~~~*



Kim Tae Hoon lavaboya gireceği sırada ağlama sesleriyle durdu. Hafifçe başını eğip bu sesin geldiği yere baktı. Sang-ho olağan gücüyle mermerden tutmuş, hıçkırarak ağlıyordu. Hiçbirşey demeden lavabodan çıkıp telefonu eline aldı. Telefonun ucundan nihayet ses geldi.



-Baba?



-John, hemen şirkete gelmelisin. Sang-ho kötü görünüyor.



-Ne?! Ama neden?



-Bilmiyorum. Lavaboda çok kötü bir şekilde ağlıyor. Gel ve arkadaşına yardım et. Onun en iyi dostu sensin.



John'un aklına Mi-cha gelmişti. Birkaç saniye düşündükten sonra kararlı bir şekilde cevap verdi.



-Sang-ho ile değil, seninle ve Mr Jasong ile konuşmak için geleceğim. Onu odana al ve beni bekle baba.



- Ama John..



Tae Hoon lafını tamamlayamadan telefon kapandı.



John üstüne birşeyler geçirip odasından çıkacağı sırada yavaşça Mi-cha'nın resimlerine döndü. Gözleri dolmaya başladı. Fikrini değiştirmemek için hızla kendisini dışarı attı.



*~~~~~*~~~~~*



Mi-cha başını kaldırıp annesine baktı.



-Taşınmak zorunda mıyız?



Annesi yavaşça Mi-cha'ya sarılıp duvardaki resimlere baktı.



-Bu senin için tek çözüm yolu canım. Yakında herşey geçecek. Güven bana.



Mi-cha hiçbirşey söyleyemedi.



*~~~~~*~~~~~*



John derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı tıklatıp içeri girdi. Mr. Jason ve Tae Hoon'u selamladı.



-John, bizimle konuşmak istediğin konu neydi.



John yutkunup kararlı bir sesle cevap verdi.



-Eğer izin verirseniz Yoo Ji Hyo ile evlenmek istiyorum. Eğer bu şirket ilişkileri için gerekliyse bu kişi ben olmak istiyorum.



Umarım beğenmişsinizdir ^^"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder